Federal İstatistik Dairesi'nin Çarşamba günü (11.08.) yaptığı açıklamalardan bir gün sonra Techniker Krankenkasse (sağlık sigortası) tarafından da Almanya'da gittikçe yaygınlaşan psikolojik hastalıklara dair açıklamalar geldi.
2002 yılından itibaren her iki yılda sağlık hizmetleri giderlerinin ekonomik faturasını çıkaran Federal İstatistik Dairesi, depresyon ve demens (bunama, zihni çöküş) hastalıklarının tedavisi için 2002 yılına nisbeten 2008 yılında %32 artış görüldüğü bildirdi. Bu oranın mali tutarı ise 14,6 milyar Euro. Tüm sağlık giderlerinin ise 2002-2008 yılları için %16 arttığı ve toplam sağlık harcamalarının bu zaman dilimi içinde 254,3 milyar Euro'ya vardığı tesbit edilmiş.
Depresyon ve demens dahil tüm psikolojik hastalıkların tedavisi için 2008 yılında toplam 28,7 milyar Euro harcanmış. Böylece bu tür hastalıklar hasta giderleri sıralamasında üçüncü sırada her alıyor. 2008 yılı için en çok harcamalara mal olan hastalıklar arasında ise 37 milyar Euro ile kalp ve dolaşım hastalıkları birinci ve sindirim-hazım sistemi hastalıkları 34,8 milyar Euro ile ikinci sıradalar.
Antidepresif kullanma oranında %113 artış!
Techniker Krankenkasse tarafından yapılan araştırmalara göre son 10 yıl içinde antidepresif tüketimi hacmi %113 artış göstererek ikiye katlanmış durumda.
Böylece ortalama olarak her Alman yılda bir hafta boyunca depresyona karşı ilaç tedavisi görüyor. Erkeklerde bu ortalama 6 gün tutarken kadınlarda ortalama 10,5 gün ile belirgin şekilde daha yüksek olması dikkat çekiyor.
Eyaletler arasında belirgin farkların gözlemlenmesi henüz yeterince açıklanamamakla birlikte, olayın iş yaşamı ile bağlantılı olduğu işaretleri mevcut.
Çalışanlar arasında antidepresif kullanımının ortalama 9 gün ile en yüksek olduğu eyalet Baverya. İşsizliğin en az ve refah düzeyinin en yüksek olduğu eyalet olarak bilinen Baverya'ya karşın işsizlik oranı ve ekonomik sıktıntıların yüksek olduğu Saksonya-Anhalt eyaletinde ise ortalama 6 gün antidepresif ile geçinilmekte.
Baverya ile ilgili bir başka ilginçlik ise çalışanların antidepresif kullandıkları günlerde işyerlerinden uzak kalmamaları. Böylece Baveryalılar "antidepresif ile ayakta kalarak" Alman iş etiğine örnek(!) teşkil ediyorlar.
Haber: Deutsch-Türkische Nachrichten
Kaynaklar:
Depressionen und Demenz kosten 14,6 Milliarden
Immer mehr Deutsche schlucken Antidepressiva
Almanya'da ruhsal çöküntü
Depresyonda Euro-Türkler Almanlardan geri kalmıyor
Euro-Türkler depresyon olayında "Batı standartları"na tam entegre olmuş vaziyetteler.
Konuyla ilgili Almanya'da Kuzeyin Sesi gazetesinin haberi:
"Özellikle son dönemlerde Avrupa'daki Türkler arasında artan sorunlar nedeniyle psikolojik rahatsızlıkların çoğaldığına işaret eden Psikoterapist Dr. Berrin Çetin, Euro Türklerin depresyonda olduğunu söyledi. Normal şartlarda üç aylık dönemde 40-50 hastaya bakabildiklerini kaydeden Çetin, "Bir ayda 780'den fazla
Almanya'da yaşayan göçmenlerde depresyon, korku, panik atak ve saplantı hastalıklarının yagın hale geldiğine dikkati çeken Dr. Berrin Çetin, sosyal
Haberde belirtildiği gibi toplumsal depresyona başlıca sebepler "sosyal yaşam, iş ve eğitim sorunları"dır. Yalnız bu ifadelerin yarım kaldığını ve yanıltıcı olabileceğini hemen ilave edelim.
"Sosyal yaşam"dan anlaşılması gereken bizzat Batıcı yaşam tarzı'dır. Bununla içiçe "iş ve eğitim sorunları" da ilk bakışta empoze edildiği gibi sırf dışyüz işsizlik ve eğitimsizlik değil; insanı üretim-tüketim ekseninde ruhi boşluğa iten - insanı insan yapan hakkiki prensiplerden yoksun - Batıcı iş ve eğitim modelidir. Bunun idrak edilmesi kelimenin tam anlamıyla HAYATİ'dir. Hastalığı doğru teşhis, şifaya doğru ilk adımdır.
Bu tür haberlerin "normalite" olmasından da anlaşılıyor ki artık Batıcı yaşam tarzı'na endeksli toplumlar tarihi kırılma noktasına gelmişdir.
Deutsch-Türkische Nachrichten (24 Ağustos 2010)
1 Kommentar:
"insanı insan yapan hakkiki prensiplerden yoksun" Bunu çok önemsedim. Çünkü aynı düşüncedeyim. Çok robotlaşmış bir hayat tarzı bize göre değil. Psikolojik sıkıntılarımızın temelinde bu yatıyor. Malesef bazı sebeplerden dolayı da biz Türkler kendi aramızda da bir güven krizi yaşıyoruz. Bunun baş sebebi namus meselesi, dünyalık hırslar, çekememezlikler, kıskançlıklar, dernekleşmeler... liste uzun.
Kommentar veröffentlichen