Alman iktisat dergisi "WirtschaftsWoche"nin 21 Temmuz tarihli haberine göre Türkiye ekonomisi "düşüş trendi"ne geçmiş durumda. "Türk ekonomisi serbest düşüşte" başlıklı haberinde, derginin yazı işleri müdürü Hans Jakob Ginsburg Türkiye ekonomisinde bazı paradoks gelişmelere değiniyor.
Yazısının başında PKK'nın Alman turistleri kaçırması, İstanbul ABD Başkonsolosluğu'nda çıkan silahli çatışma, AKP kapatılma davası ve Ergenekon soruşturması etrafında ortaya çıkan askeri darbe planları için "siyasi krizin tırmanışı" tabirini kullanan Ginsberg, siyasi kaos ortamının gittikce ekonomiye de sirayet ettiğine dikkat çekiyor.
Türk borsa endeksinin 2008 yılı ilk yarısına kadar %37'lik bir gerileme kaydettiği ve bu oranın uluslar arası iktisadi krizden etkilenen diğer kalkınan ülkelerden çok daha fazla olduğu belirtilirken, "paradoks bir şekilde" siyasi çalkantılarla geçen Temmuz ayında hafif bir yükselişe geçtiğini yazan Ginsburg bunu özellikle Türk yatırımcıların iç piyasadan kaçmamalarına bağlıyor. Yabancı sermayenin hala Türkiye'ye akmasını ise ikinci etken olarak işaretliyor Ginsburg.
Türkiye yabancı yatırımcılar için Asya'ya açılan kapı
Türkiye ekonomisinin gündeminde olan büyük yabancı yatırımlar ise şöyle sıralanmakta:
-İspanyol çimento imalatçısı Group Essentium'un İstanbul ve Doğu Ak Deniz bölgesinde olamak üzere toplam 400 milyon Euroluk iki yeni çimento fabrikası için girişimde bulunması.
-Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin Sabancı Holding ile ortaklaşa olmak üzere Avusturyalı enerji kuruluşu Verbund tarafından 1.2 milyar Dolara satın alınması teşebbüsü.
-İtalyan Indesit Holding'in Türkiye elektronik eşya piyasasına büyük yatırımlar ile gireceği ve Türkiye üzerinden Asya ülkelerine yönelik ihracatını büyük çapta arttırmak istediğini duyurması.
Bu çerçevede yabancı yatırımcıların Türkiye'yi yakın Asya ülkelerine yönelik sıçrama tahtası olarak çok cazip buldukları ve ayrıca 2007 yılı Türkiye'ye giren yabancı sermayenin toplam 19.25 milyar Dolar olmasına nisbeten, 2008 yılının ilk iki ayında 7.4 milyarlık yatırımların gerçekleştiğinin altı çiziliyor.
Aksaray'daki Mercedes-Benz ve İzmir'de bulunan Bosch gibi Alman şirketlerinin de coğrafi konumdan faydalanarak yakın ve uzak Asya ülkelerine yönelik ihracatlarındaki kar payını arttırdıkları ve Mercedes-Benz'in seyahat otobüslerinde %60'lik ve yük araçlarında %30'luk payı ile Türkiye piyasasına hakim olduğu fakat bu payın daha da genişletilmesinin zor olduğu ifade ediliyor.
Büyüme oranı geriliyor, tüketiciler zor durumda - İhracatta yeni açılımlar mümkün
Türkiye ekonomisinin 2004-2005 yıllarındaki %9'luk rekor büyüme oranlarına artık ulaşamayacağı tahmininde bulunan Ginsburg, 2008 yılının ilk üç ayında görülen %6,6'lik büyüme oranının "yukarı doğru sapan" fakat gelecek için fazla itibar edilmemesi gereken veriler olarak tanımlıyor. (Grafik: 2002'den itibaren Türkiye gayri safi yurt içi hasıla verileri)
Türkiye ekonomisi için en büyük risklerin ise, Türk iktisat dergisi "Turconomics" sahibi Orhan Kocagöz'ün ifadeleriyle söyle gösterilmekte: "Yüksek enerji ve gida fiyatları enflasyonu hortlatıyor. Avrupa ekonomilerinde beklenen zayıflama ise diş ihracatı kötü yönde etkileyebilir."
Fakat Ginsburg'un ifadelerine göre Türk dış ihracatı nisbeten iyi bir konumda. İhracatın %51'lik payı AB ülkelerine gitsede, diger ana payın Rusya ve Orta Doğu ülkeleri gibi gittikçe yükselen bir talebin olduğu bölgelere dağılması Türkiye için büyük bir şans.
Diğer yandan Türk ekonomisi için en büyük tehlike olarak tüketicilerin kötü durumu gösterilmekte. Tüketici endeksinin bu yıl içinde 95 puandan 75 puana gerilediğine dikkat çeken Ginsburg'a göre bu süreçin başlıca sebepleri enflasyon artışı, YTL'nin değer kayıbı ve ülkenin karşı karşıya geldiği siyasi tehlikeler.
"Türk ve yabancı yatırımcılar bu sebeplerden dolayı henüz fazla rahatsız olmasalarda - Türk tüketicisi gelişmelerden dolayı oldukça tedirgin ve bu yeni bir ekonomik krize sebep olabilir." diyor Ginsburg.
"Türkische Wirtschaft im freien Fall"
Haber: Algabal
Yazısının başında PKK'nın Alman turistleri kaçırması, İstanbul ABD Başkonsolosluğu'nda çıkan silahli çatışma, AKP kapatılma davası ve Ergenekon soruşturması etrafında ortaya çıkan askeri darbe planları için "siyasi krizin tırmanışı" tabirini kullanan Ginsberg, siyasi kaos ortamının gittikce ekonomiye de sirayet ettiğine dikkat çekiyor.
Türk borsa endeksinin 2008 yılı ilk yarısına kadar %37'lik bir gerileme kaydettiği ve bu oranın uluslar arası iktisadi krizden etkilenen diğer kalkınan ülkelerden çok daha fazla olduğu belirtilirken, "paradoks bir şekilde" siyasi çalkantılarla geçen Temmuz ayında hafif bir yükselişe geçtiğini yazan Ginsburg bunu özellikle Türk yatırımcıların iç piyasadan kaçmamalarına bağlıyor. Yabancı sermayenin hala Türkiye'ye akmasını ise ikinci etken olarak işaretliyor Ginsburg.
Türkiye yabancı yatırımcılar için Asya'ya açılan kapı
Türkiye ekonomisinin gündeminde olan büyük yabancı yatırımlar ise şöyle sıralanmakta:
-İspanyol çimento imalatçısı Group Essentium'un İstanbul ve Doğu Ak Deniz bölgesinde olamak üzere toplam 400 milyon Euroluk iki yeni çimento fabrikası için girişimde bulunması.
-Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin Sabancı Holding ile ortaklaşa olmak üzere Avusturyalı enerji kuruluşu Verbund tarafından 1.2 milyar Dolara satın alınması teşebbüsü.
-İtalyan Indesit Holding'in Türkiye elektronik eşya piyasasına büyük yatırımlar ile gireceği ve Türkiye üzerinden Asya ülkelerine yönelik ihracatını büyük çapta arttırmak istediğini duyurması.
Bu çerçevede yabancı yatırımcıların Türkiye'yi yakın Asya ülkelerine yönelik sıçrama tahtası olarak çok cazip buldukları ve ayrıca 2007 yılı Türkiye'ye giren yabancı sermayenin toplam 19.25 milyar Dolar olmasına nisbeten, 2008 yılının ilk iki ayında 7.4 milyarlık yatırımların gerçekleştiğinin altı çiziliyor.
Aksaray'daki Mercedes-Benz ve İzmir'de bulunan Bosch gibi Alman şirketlerinin de coğrafi konumdan faydalanarak yakın ve uzak Asya ülkelerine yönelik ihracatlarındaki kar payını arttırdıkları ve Mercedes-Benz'in seyahat otobüslerinde %60'lik ve yük araçlarında %30'luk payı ile Türkiye piyasasına hakim olduğu fakat bu payın daha da genişletilmesinin zor olduğu ifade ediliyor.
Büyüme oranı geriliyor, tüketiciler zor durumda - İhracatta yeni açılımlar mümkün
Türkiye ekonomisinin 2004-2005 yıllarındaki %9'luk rekor büyüme oranlarına artık ulaşamayacağı tahmininde bulunan Ginsburg, 2008 yılının ilk üç ayında görülen %6,6'lik büyüme oranının "yukarı doğru sapan" fakat gelecek için fazla itibar edilmemesi gereken veriler olarak tanımlıyor. (Grafik: 2002'den itibaren Türkiye gayri safi yurt içi hasıla verileri)
Türkiye ekonomisi için en büyük risklerin ise, Türk iktisat dergisi "Turconomics" sahibi Orhan Kocagöz'ün ifadeleriyle söyle gösterilmekte: "Yüksek enerji ve gida fiyatları enflasyonu hortlatıyor. Avrupa ekonomilerinde beklenen zayıflama ise diş ihracatı kötü yönde etkileyebilir."
Fakat Ginsburg'un ifadelerine göre Türk dış ihracatı nisbeten iyi bir konumda. İhracatın %51'lik payı AB ülkelerine gitsede, diger ana payın Rusya ve Orta Doğu ülkeleri gibi gittikçe yükselen bir talebin olduğu bölgelere dağılması Türkiye için büyük bir şans.
Diğer yandan Türk ekonomisi için en büyük tehlike olarak tüketicilerin kötü durumu gösterilmekte. Tüketici endeksinin bu yıl içinde 95 puandan 75 puana gerilediğine dikkat çeken Ginsburg'a göre bu süreçin başlıca sebepleri enflasyon artışı, YTL'nin değer kayıbı ve ülkenin karşı karşıya geldiği siyasi tehlikeler.
"Türk ve yabancı yatırımcılar bu sebeplerden dolayı henüz fazla rahatsız olmasalarda - Türk tüketicisi gelişmelerden dolayı oldukça tedirgin ve bu yeni bir ekonomik krize sebep olabilir." diyor Ginsburg.
"Türkische Wirtschaft im freien Fall"
Haber: Algabal
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen